Çocuklarımız, evimiz, üstümüz başımız tertemiz… Peki ya sokaklar?
Bayram tatili sonrasında herkes tatilini yaptı ve evlerine döndü. Bu yaz ve bayram tatili boyunca gözüme çarpan bir durumu sizlerle paylaşmak istiyorum. Her yerde çöp var! Dolup taşan konteynerler, yerlerde gezen paket artıkları, denizin içindeki plastik poşet ve cam şişleri… Peki çocuklarımıza bırakacağımız dünya bu mu?
Temizlik kavramı sadece evimizin içinden, üstümüzdeki kıyafetlerden ibaret değildir!
Dışarısı her zaman daha pis ve mikrop yuvası olarak öğretildi değil mi? Bu durum neden sizce böyle? Çünkü yaşadığımız ülkede kültür ve alışkanlıklarımızın sonucunda temiz olan alanlar bizlerin kontrolünde olan evlerimiz, arabalarımız, bahçemiz ile sınırlı. Peki ya yaşadığımız semt, gittiğimiz yerler? Ülkemizin ve dünyanın geldiği son noktada doğaya, çevremize verdiğimiz zarar sebebiyle denizlerimiz, ormanlarımız, şehirlerimiz, soluduğumuz havaya kadar her alan kırmızı alarm veriyor. Bizim olmayan hiçbir yerin temizliğinden yetişkinler olarak kendimizi sorumlu tutmuyoruz. Mutlaka sorumlu tutulacak bir belediye, şirket ya da kurum var. Peki ya tüketici olarak bizler hiç mi sorumlu değiliz?
Aldığın gibi bırak…
Her geçen 10 senede çevre katliamımız büyüyor. Bir sonraki nesle çevremizi daha iyi bırakmamız gerekirken bizlerin yarattığı bu katliamın farkına varıp harekete geçmeliyiz. Bu farkındalıkla çocuklarımızın bizi örnek alarak doğaya ve çevreye karşı sorumsuz davranmaması için bilinçlenmeli ve çocuklarımıza da doğa bilincini ve temizlik kavramını öğretmeliyiz. Doğa için temizlik anlayışımıza evimizde başlamalıyız.
İhtiyacına göre tüket!
Bu durum yiyecek, içecek, evinize aldığınız eşya ve kıyafetlere kadar çeşitlendirilebilir. Tüketim toplumu olma yolunda hızla ilerlerken ister yetişkin olarak bizler için ister çocuklarımız için çılgınca tüketiyoruz. Gerçek ihtiyaçlarımızın farkına bile varmadan… cebinizde olmayan paraları belki iki ya da üç defa giyilecek kıyafetlere harcıyor, şeker ve katkı maddeleri dolu yiyeceklerle kendini avutarak mutluluğun formülünün bu olduğunu zannediyoruz. Evinizde alışveriş günleriniz belli olsun… Alışveriş ihtiyaçlarınızı listeleyin ve alışverişe liste ile gidin. Çocuklarınızla birlikte evdeki ihtiyaçları belirleyin, alışverişte çocuklara görevler verin, sağlıklı tüketimi adım adım çocuklarınıza öğretin.
İhtiyacın yoksa ihtiyaç sahiplerine ilet!
Belki bugüne kadar gereksiz yapılan yiyecek, içecek, giyim, oyuncak ve eşya alımını artık kullanılan ve kullanılmayan olarak ayırıp eşyalarınızı ihtiyaç sahipleri ile paylaşabilirsiniz. Bu paylaşımı senede en az 2 defa yapabilir böylelikle çocuğunuza paylaşmayı, ihtiyaçlarınızın değiştiği zaman eşyaları saklamak yerine ihtiyaç sahiplerine ulaştırması gerektiğini öğretirsiniz. Unutmayın ki bir çocuğun paylaşımcı olması için öncelikle yetişkinlerin de paylaşmaya ve gerekli olmayanı bırakmaya niyetli ve istekli olması gerekir.
Çocuktan önce anne baba dişini fırçalayacak!
Çocukların özbakım becerileri konusunda erken dönemde çocuklara fırsatlar verilmesi ve ev içinde çocukların ebeveynleri model aldığını düşünürsek, ebeveynlerin temizlik alışkanlıklarının incelenmesi gerekir. Günümüzde üzülerek belirtmeliyim ki hala yetişkinlerin bile sağlıklı diş fırçalama alışkanlığı yokken çocukların dişlerini “ebeveyni söylemeden” gidip fırçalamasını bekleyemezsiniz. Alışkanlıklar gözlemlenerek, tekrar ederek kazanılır. Evinizde diş fırçalama, banyo yapma, oda toplama alışkanlığı kazanın. Bu alışkanlığı kazanırken evinizin içindeki herkesi bu duruma dahil edin. Örneğin; yatmadan önce herkes önce salondaki eşyalarını toplar, odasını toplar, özbakım ihtiyaçlarını yapar, kitap okunur ve uykuya dalar.
Çocuğunuza ev aletlerini nasıl kullanılacağını öğretin!
Gelişen imkanlar, oturulan evler, evlerimizde bulunan makinalar sayesinde temizlik anlayışı geçmişe göre daha kolay ve pratik şekillerde çözümlenebiliyor. Evinizdeki elektronik eşyaları çocuklarınıza kullanmayı öğretin. Bu öğretim küçük yaşlarda kazanılabilir. Örneğin 2 yaşındaki bir çocuk elektrik süpürgesi yapabilirken, 3 yaşındaki bir çocuğa kendi çamaşırlarını yıkamayı öğretebilirsiniz.
Evinizin çöp kutularını geri dönüşüm için ayrıştırın!
Çocuklarla nasıl etkinlik yapılacağınız düşünürken aslında gün içinde birçok yaşam becerisini kazandıracak fırsatları kaçırıyoruz. Evinizdeki çöp sepetlerini ayırın ve geri dönüşüm alışkanlığını çocuğunuza öğretin. Kağıtlar, plastikler, yemek artıkları ve camlar. Yemek artıklarını hayvanlarla paylaşabilir, geri kalan geri dönüşüm için çöplerinizi ayrıştırarak tüketim bilincini oluşturabilirsiniz. Size güzel bir hatırlatma yapacak olursam, bu önemsemediğimiz detaylara alan açtığınız ve emek harcadığınız zaman görüyorsunuz ki gereksiz tüm tüketim araçlarını evinizden ve alışkanlıklarınızdan çıkarmış, daha farkında ve huzurlu bir birey oluyorsunuz.
Sokağa attığımız her çöpten sorumluyuz!
Dışarıda tükettiğiniz her ürünün çöpünü yanınızda taşıyacağınız bir poşete koyabilir ve ilk fırsatta bulduğunuz bir çöpe dökebilirsiniz. Bu alışkanlığı genellikle şehir içlerinde sık konulan çöp kovalarına atarak çözüm buluyor olsak bile, bu durum deniz kenarı, orman ve mesire yerlerinde böyle olmuyor. Toplu bir piknik ya da doğanın içinde yapacağınız bir arkadaş toplantısında çöp poşetlerinizi yanınıza alarak çöp konteyneri buluna kadar sabırla çöpünüzü yanınızda taşımalısınız.
Çöp toplama günleri yapın!
Her hafta sonu çocuklarla birlikte yapılacak etkinlikleri düşünürken, çocuklara çevre bilincini oluşturmak ve çevreyi temiz tutabilmeleri için çöp toplama günleri yapabilirsiniz. Bu durum çoğu aile için olumsuz olabilir. Endişeli olan ebeveynler çocukların mikrop kapmasından korkabilir ya da daha biz yetişkinlerin iğrendiği çöpleri çocukların toplamasını itemeyebiliriz. Bu olumsuz düşünceyi değiştirmeli, ellerimize eldivenleri takıp, elimize çöp poşetlerini alıp, ağzımıza maskelerimizi takarak çöp dedektifçiliği oynayabilirsiniz. Unutmayın ki toplamanın getirdiği o sancıyı gördüğünüzde çöplerinin sorumluluğunu alan bir nesil yetiştirebiliriz. Tabi tertemiz sokaklarda kim yürümek istemez ki?
Gözde ERDOĞAN ŞAHENK
Comments